SURİYE SURİYE

SURİYE

18.10.2024 - Okunma: 203

 


SURİYE
 

2005 yılında Şam Üniversitesi’nin, Marmara Grubu Vakfı’na yaptığı “Suriye-Türkiye ilişkileri” konulu bir çalıştay için Suriye’den davet almıştık. Suriye Strateji Merkezi Başkanı Milletvekili Prof. Dr. Faysal Khaldoum ısrarla gelmemizi istiyordu.

2004 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’ye Başbakan olarak yaptığı ziyaret, komşularımızla çok odaklı bir dönemin başlangıcıydı.

Bu başlangıcı bizler tertiplemekte olduğumuz Avrasya Ekonomi Zirveleri’nin genişlemesine yeni bir ufuk addettik. Zira o günlerde 8 yaşında olan Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde başlattığımız kültürler arası barış hareketi komşu ülkelerden ilgi görüyordu. Suriye’yi de aramıza dahil etmek istiyorduk.

Ne var ki Türkiye-Suriye ilişkileri sıkıntılıydı.. Suriye’de Baba Esad’ın vefatı sonrası iktidara gelen Oğul Esad’ın, Türkiye’ye sıcak baktığına dair haberler alıyorduk. Başbakan’ın ziyareti de yeni bir sayfanın açılacağının habercisiydi.
Dolayısıyla Şam Üniversitesi’nin davetine “hayır” demedik.

Heyet yalnızca Marmara Grubu Vakfı üyeleri’nden oluşmamalıydı. Aramızda Adalet ve Kalkınma Partisi’nden ve Cumhuriyet Halk Partisi’nden milletvekilleri’de olmalıydı. Gene heyette mutlaka gazeteci olmalıydı.

Ama insanlar Suriye konusunda tedirgindi. Tedirginliğin giderilmesinin yanı sıra seyahatimizde aramızda devleti temsil edeceklerin bulunması gerekirdi. Zira biz bir düşünce kuruluşuyduk.

Önce Adalet ve Kalkınma Partisi’ne müracaat ettik. Milletvekilleri Sait Açba, Yüksel Çavuşoğlu katılacaklarını bildirdiler.

Cumhuriyet Halk Partisi’nden ise Abdulaziz Yazar bizimle beraber olacaktı.

Parlemento işi tamamlanınca gazeteciye sıra gelmişti. Suriye gazeteciye vize vermiyordu. Sabah’tan Yavuz Donat’ı, Hürriyet’ten Tufan Türenç’i aramıza Marmara Grubu Vakfı üyesi olarak aldık. Şam’a vardığımızda ise ikisinin de gazeteci olduğunu belirtecektik. Aramızda anlaştıktan sonra Marmara Grubu Vakfı’ndan arkadaşları da oluşturduk.

Heyeti benim, parlamenterler ve gazeteciler dışında Vakıf’tan (E) Büyükelçi Ertuğrul Kumcuoğlu, Prof. Dr. İlter Turan, Prof. Dr. Gül Turan, Prof. Dr. Nedret Kuran, Müjgan Suver ve Engin Köklüçınar’la oluşturduk.

Şam’a vardığımızda çalıştayımızın yanı sıra Shaab Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Beşar Esad, Başbakan Mohamad Naji-Ohri, Meclis Başkanı Mahmoud Al-Abrach, Milli Eğitim Bakanı Hani Murtada tarafından ayrı ayrı kabul edildik. Heyetimizden Müjgan Suver, Prof. Dr. Nedret Kuran ve Prof. Dr. Gül Turan ayrıca Cumhurbaşkanı’nın Eşi Esma Esad tarafından ağırlandılar.

Heyetimiz’in ziyareti Suriye ve Türkiye medyasında büyük yankı uyandırdı.

Biz bu seyahati gerçekleştirdikten sonra dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, seyahatimiz hakkında bilgi almak üzere beni Çankaya’ya çağırdı. Benimle beraber Suriye’ye gelen Vakfımızdan Ertuğrul Kumcuoğlu ve Engin Köklüçınar ile birlikte Çankaya’ya gittik. Gördüklerimizi, izlenimlerimizi ve düşüncelerimizi Cumhurbaşkanımıza arz ettik.

Cumhurbaşkanı Beşar Esad görüşmelerde bölgede meydana gelen sorunları ve çatışmaları uluslararası alanda meşruluğu tartışılmayacak şekilde barışçıl yollardan çözümleyebilmenin dünya barışı ve bölgesel güvenlik açısından önemini vurguladı. Beşar Esad her türlü zorluğa rağmen iki ülke arasındaki diyaloğun bugünkü gelişiminin tatmin edici ve sevindirici olduğunun altını çizdi.

Bugün tekrarlamak gerekirse, o günkü izlenimleri Cumhurbaşkanı Esad’ın Türkiye modelinde bir Suriye oluşturma arzusu ve Türkiye ile iyi münasebet kurma düşüncesiydi.

Bunları Cumhurbaşkanımıza anlattık.

Daha sonra bizim ziyaretimizin müspet etkisi görüldü ve Cumhurbaşkanımız ile Başbakanımızın ziyaretleri gerçekleşti.

Sivil toplum kimliğimizle gerçekleştirdiğimiz bu ziyaret o günlerde barışın ve birlikteliğin yeni bir kapısını aralamıştı.

Bu da sivil toplumun etkisi açısından önemli ve verimli bir örnekti.