Haberler

Dr. Akkan Suver Levant Enstitüsü Toplantısında konuştu

2 Nisan 2019 Salı - Okunma: 1766
Dr. Akkan Suver Levant Enstitüsü Toplantısında konuştu

Dr. Akkan Suver, Romanya'nın başkenti Bükreş'te Kraliyet Sarayı'nda düzenlenen Küresel Barış için Levant Enstitüsü toplantısında konuştu. Konuşmasında Dr. Akkan Suver Levantenlerin küreselleşmeye ve barışa yaptıkları katkıyı anlattı.

Dr. Akkan Suver'in konuşma metni aşağıdadır:

Bugün burada tarihi Levanten konusunu ele almak üzere toplandık.

Öncelikle altını kalın çizgilerle çizerek söylemek isterim ki, günümüzde küreselleşme diye gündemde tuttuğumuz düşünceyi yüz yıllar önce İzmir'de, Beyrut'ta, İskenderiye'de, İstanbul ve Selanik'te Levantenler en güzel örnekleriyle yaşamışlar ve yaşatmışlardır.

Gerçekte bir barış ve bir arada yaşama projesidir, Levantizm.

İzmir, Beyrut, İskenderiye, ve Selanik birlikte barış içinde yaşamanın iksirini bulabilmiş şehirlerdir. Bu şehirlerde iş anlaşmaları şehrin ihtiyaçlarından ve ideallerinden önce gelebilmekteydi.

Levanten şehirlere enerji ve hayat veren önce bağımsızlık sonra da çeşitlilikti. Katolikler, Ortodokslar, Yahudiler ve Müslümanlar bir arada yaşamanın zenginliği içindeydiler.

Levanten şehirlerinin aidiyet ölçüsü İskenderiye'de İngiliz, Beyrut'ta Fransız, İzmir'de ve Selanik'te Yunan İstanbul'da ise Osmanlı'ydı.

Levantenler ticaretle uğraşırlarken bir arada yaşamanın örneklerini sergilemişlerdi.

İskenderiye'nin adı Akdeniz'in Kraliçesiydi. Beyrut ise Ortadoğu'nun Paris'i olarak adlandırılıyordu. İskenderiye'ye ise Mısır'ın anahtarı deniliyordu.İzmir ve Selanik tüccarlar şehri olarak isimlendirilirken İstanbul Osmanlı'nın başkenti olarak kendine özgü şartları içinde yaşıyordu. Söz konusu bu şehirlerde hayat iç içeydi . Rumca, Ermenice, Fransızca, İbranice, İngilizce, İtalyanca, Arapça Türkçe ile birlikte konuşuluyordu.

Dindarlar birbirlerine saygılıydılar. Ticaretin kuralları dürüstlük içinde geçerliydi. Öğrenim düzeyi Levantenler arasında yüksek düzeydeydi. Levantenler bilmeden ve farkından olmadan küresel barışın ilk örnekleridir.

Ünlü yazar Jo Boulad, "-Bir Akdeniz şehrinde insan ümidini hiç kaybetmez. Deniz her zaman bir şeyler getirir."
Evet, denizin her zaman bir şeyler getireceğine olan inancımızla bugün levanten şehirlere baktığımızda gördüklerimiz iyi gelişmelerdir.

İskenderiye yeniden dış dünya ile bağlantı kurmaktadır.Afrika'nın gelişmesine adanan Leopold Senghor Üniversitesi, Arap Denizcilik Üniversitesi, Özel Pharos Üniversitesi ile İskenderiyoloji yeniden canlanmaktadır.İskenderiye kütüphanesi II. Ptolemaios' un denizden çıkarılan devasa heykeli ve Büyük İskender'in modern büstü ile kuruluş plaketinde belirtildiği gibi ;"-bir bilgi feneri olarak görevini yaparken, halklar ve kültürler arası diyalog için bir mekan" olmağı sürdürmektedir. Kütüphane İskenderiye'yi hem dış dünyaya hem de geçmişine bağlamaya çalışmaktadır.

Beyrut'a gelince bazı yaşayanlarının felaket tellallığına rağmen, diğer küresel şehirlere yeniden katılma şansı büyüktür. Beyrut dünyaya açılan pencere rolüne sadıktır.Ticaretin yanı sıra çok kültürlülüğün etkileşim dinamiğini korumaya kararlıdır.Her yıl Arapça ve Fransızca kitap fuarları buralarda kurulmağa devam etmektedir. Beyrut'ta Arapça, Fransızca ve İngilizce aynı anda devamlı, hatta "-yallah, bye-bye, mon vieux" gibi aynı cümle içinde kullanılabilir.Çatışmaları, rastlantıları, üniversiteleri ve mülteci kampları, Doğu'yla Batı arasındaki fay hattındaki konumuyla, dincilikle laiklik, şehirle devlet, kıyıyla kara arasındaki hem kırılgan hem dirençli Beyrut, dünya tartışmasının merkezinde kalmaya devam etmektedir.Beyrut, Ortadoğu'nun geleceği içın deneysel bir laboratuardır. Tüm komşularının güvenliği bu şehre bağlıdır.

İzmir'e gelince, bu şehir Türkiye'nin yalnız ticaret merkezi değil bir çok kültürlülük merkezidir.İzmir'de çok kültürlü, çok etnik gruplu ve çok dinli bir şehir olarak benzersiz karakterli camilerin, sinagogların ve kiliselerin yan yana sıralandığı muhteşem bir şehirdir.İzmir hemen hemen tüm milletlerin özelliklerine ve insan tutkularının aynı derecede geniş yelpazedeki yerine sahip yapısıyla bu gün Türkiye'nin aydınlık yüzünü temsil etmeği sürdürmektedir.İzmir hala Levant'ın Paris' idir dersek abartmayız.

Selanik'e gelince, Selanik çok etnisiteli, çok kültürlü bir metropolden bir taşra kentine dönmüştür. Selanik geçmişinden kopmuş, parlak kişilerini Atina'ya kaptırmış bir şehirdir.Sahip olduğu yüksek değerlerden kopması ve şehri Levanten kılan unsurlar olan Yahudileri, Katolikleri kovalaması ile Levant felsefesinden uzaklaşmıştır. Bugün Selanik Türklerden, Yahudilerden ve Levantenlerden uzak bir anlayıştadır.Dün çok kültürlü olan Selanik, bugün eski şaşaalı günlerini aramaktadır.

İstanbul ise bugün gerçek anlamda bir barış ve birliktelik kentidir. Yahudi, Katolik, Ortodoks ve Müslüman'ın bir arada yaşadığı bu şehir erişebilirliğini ve çekiciliğini sürdürmektedir. Ticaret ve diplomasi bu şehrin karakteristiğidir.Hala Levantenlik burada küresellik gibi algılanmakta ve yaşamını sürdürmektedir.

Hasılı Levanten ruhu bir barış ve diyalog yoludur.

İzin verirseniz konuşmamı Levanten devrine ait ünlü yazar Pierre Loti'den aldığım bir hatırayla sonlandırmak istiyorum;Mesela bir yazar İskenderiye hayatından söz ederken:"- Sabahları evdeki müstahdeme Arapça talimat verirsin.Berbere Rumca hitap edersin.Alışverişinde İtalyanca konuşursun.Beş çayını içerken veya bilardo oynarken İngilizce anlaşırsın.Nihayet akşamları misafirlerini ağırlarken Fransızca konuşman gayet olağandır" Bu yazara benim bir ilavem olacak. Benim çocukluğumda İstanbul'da öyle Levanten aileler vardı ki, burada doğup, burada yaşayıp, burada ölmelerine rağmen tek kelime Türkçe öğrenmeden hayatlarını sürdürürlerdi. Kendi dünyalarında yaşayan bu insanlar gerçekte Selanik için de, İzmir için de, Beyrut için de, İskenderiye için de bir zenginlikti.Bu zenginliğin bugün farkında değiliz.