19. AVRASYA EKONOMİ ZİRVESİ 5-7 NİSAN 2016 GÜNLERİ BAŞARIYLA TAMAMLANDI
MARMARA GRUBU VAKFI'NIN AVRASYA EKONOMİ ZİRVELERİNİN ONDOKUZUNCUSU BAŞARIYLA TAMAMLANDI
“Dr. Akkan Suver 19. Avrasya Ekonomi Zirvesi’ni değerlendirdi”
1998 yılında altı ülkenin katılımıyla gerçekleşen Birinci Avrasya Ekonomi Zirvesi, 2016 yılında Cumhurbaşkanları ile Başbakanlarla, Meclis Başkanlarıyla, bakanlarla, parlamenterlerle, iş adamlarıyla, akademisyenlerle zenginleşen bir katılımla ondokuzuncu yaşını idrak etti.
Avrasya ekonomi zirvelerini bir gelenek olarak nitelendiren Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr.Akkan Suver, sivil bir kuruluşun on dokuz yıl içinde oluşan itibarını bir başarı hikayesi olarak değerlendirmemekte aksine sürdürülebilir kılınmasını bir sorumluluk projesi olarak adlandırmaktadır.
19 yıl, uzun bir zaman periyodu…
Dr. Akkan Suver diyor ki;
"-Uzun bir yol kat ettik. Kimi arkadaşımız yoruldu, bizden ayrıldı.
Kimi arkadaşımız, beklediğini bulamadı, çekti gitti.
Bazıları idraki almadığından, yaptığımızı anlayamadı, kayıplara karıştı.
Ama biz bir avuç inanmış arkadaşla yolumuza devam ettik. Bugünlere geldik.
Ondokuz yılda büyük şereflere nail olduk. Fahri profesörlük, fahri doktoralar aldık. Hem gazeteci, hem de diplomat olabilme şansına eriştik. Karadağ "Montenegro" Devleti beni 2008 yılında İstanbul’a Fahri Başkonsolos olarak atadı. Azerbaycan Devleti iki büyük madalya ile onurlandırdı. Moğolistan Devleti üç ayrı madalya verdi. Gagavuzya üç nişan ile en büyük Özerk Bölge madalyası ile taltif etti. Vatikan'ın önceki Papa'sı tarafından Benedictus Madalyası ile şereflendirildim. Nice onur ve değer ödülü aldım.
En son olarak, 19. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nde Azerbaycan Enerji Bakanlığı tarafından Fahri Enerji İşçisi Madalyası aldım
Balkan Barış Derneği "Merkezi Üsküp" Barış Kahramanı verdi.
Merkezi Slovenya'da bulunan Enstitüsü tarafında "Anlayış Büyükelçisi" ödülüne layık görüldüm.
Bütün bunları anlatıyorum, zira bizden sonra gelenler bilsinler ki, ülkesi için karşılıksız çalışanlar, insanları olduğu gibi kabul edip sevenler, barışa itinayla hizmet edenler bunlara her zaman ulaşabilirler. Bunları her zaman elde edebilirler. İşte ben arkadaşlarım yirminci Avrasya Ekonomi Zirvesi'nin arifesinde birlik ve beraberlik içinde ilk günden beri bizimle beraber olan ve yeni katılan arkadaşlarımızla çalışmalarımıza devam ediyoruz."
Dr. Akkan Suver
--------------------------------------
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in geleneksel olarak gönderdiği mesajıyla açılan Zirve'de, Aliyev'in mesajını Azerbaycan Devlet Bakanı Nazım İbrahimov tarafından okundu.
19. Avrasya Ekonomi Zirvesi Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in mesajıyla açıldı.
Marmara Grubu Vakfı bu yıl 19'uncusu düzenlediği Avrasya Ekonomi Zirvesi'ni başarıyla gerçekleştirdi.
Dünyanın dört bir yanından cumhurbaşkanlarını, meclis başkanlarını, bakanları ve dini önderleri İstanbul'da buluşturan 19. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nde, dünyayı tehdit eden terör, mülteci dramı ve küresel ekonomilerin önündeki belirsizlikler masaya yatırıldı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in geleneksel olarak gönderdiği mesajıyla açılan Zirve'de, Aliyev'in mesajını Azerbaycan Devlet Bakanı Nazım İbrahimov tarafından okundu.
Azerbaycan'ın aldığı yükümlülükleri sorumlulukla yerine getirerek ekonomik işbirliğinin derinleştirilmesi ve Avrupa'nın enerji güvenliğinin sağlanması işine büyük katkı verdiğine işaret eden Aliyev, mesajında şunları kaydetti;
"Ülkemiz Güney Gaz Koridoru çerçevesinde “Şah deniz 2”, TANAP ve TAP gibi uluslararası projelerin gerçekleştirilmesi, tarihi İpek Yolu`nun onarılması konusunda çabalarını önemli ölçüde artırmıştır. Asya ile Avrupa`nı birleştiren Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun inşasında artık en son aşamaya gelinmesi de takdir edilmeli. Ermenistan'ın gayri-barışçıl tutumu sonucunda şimdiye kadar çözüme ulaşmamış Yukarı Karabağ sorunu bölge devletleri ve halkları arasında işbirliğinin genişlemesine en büyük engel olarak kalmaktadır. Yurtdışı destekçilerinin yardımına güvenen Ermenistan, işgal altında tuttuğu Azerbaycan topraklarında çekilmek istememekte, statükonu uzatmağa, sorunun barışçıl yolla çözülmesinden çeşitli bahanelerle uzaklaşmağa çalışmaktadır. Kuşkusuz, bölgede gelişimin ve istikrarın güvenli biçimde sağlanması yalnız bu türden sorunların uluslararası hukuk çerçevesinde adaletli çözümünden sonra mümkün olabilir."
Zirveye mesaj yollayan Papa Francis: " Yoksullukla mücadele, dışlananların iade-ı itibarı ve aynı zamanda tabiatı korumaya dair bir çözüm için oluşturulacak stratejiler, entegre bir yaklaşım gerektirmektedir" dedi. Papa Francis’in mesajını Monsenyör Yusuf Sağ okudu.
PAPA'NIN MESAJI
Dünyanın dört bir yanından cumhurbaşkanlarını, meclis başkanlarını, bakanları ve dini önderleri İstanbul'da buluşturan 19. Avrasya Ekonomi Zirvesi'nde, dünyayı tehdit eden terör, mülteci dramı ve küresel ekonomilerin önündeki belirsizlikler masaya yatırıldı. Zirvenin açılış seremonisinde Türkiye Süryaniler Katolik Patrik Vekili Mgr Yusuf Sağ, Papa Francis'in mesajını okudu. Papa, mesajında "Birisi çevresel diğeri sosyal olmak üzere 2 ayrı kriz ile değil; aksine sosyal ve çevresel boyutları olan tek ve karmaşık bir kriz ile karşı karşıya bulunmaktayız. Yoksullukla mücadele, dışlananların iade-i itibarı ve aynı zamanda tabiatı korumaya dair bir çözüm için oluşturulacak stratejiler entegre bir yaklaşım gerektirmektedir. Ekoloji ve ekonomi önemli konular haline gelmeye başlamıştır." dedi.
Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş Zirve’de yaptığı konuşmada; kaynakları bakımından önemli bir rekabet alanı haline gelen, Türkiye’nin ve dünya siyasetini yakından ilgilendiren Avrasya’daki gelişmelere, bölge halklarıyla tarihi, kültürel ve coğrafi yakınlık ve derin bağlar nedeniyle kayıtsız kalmanın mümkün olmadığını aktardı: “Bölgede istikrarın, ekonomik gelişme ve kalkınmanın sağlanması, enerji ve ulaşım koridorlarıyla Avrasya ve Asya’nın sıkı bir işbirliği ve karşılıklı kazanca yönelik olumlu bir gündemle birbirine bağlanması ülkemizin temel hedefidir. Enerji sahasında ülkemiz, üretim ve tüketim bölgeleri arasında önemli bir koridor olmanın sağladığı potansiyelini kararlı bir şekilde geliştirmekte, geleceğe yönelik yatırım ve öngörülerle insani ve çevresel boyutları da gözeten projeler üretmektedir.” Türkeş, Azerbaycan ile Türkiye’nin kardeş ülke ve halklar olduğunu anımsattı: “Bu ülkeler ve halklarla, ortak dil, tarih; sosyal ve kültürel etkileşimin yanısıra yeri geldiğinde karşılıklı ticareti geliştirecek adımlar atılmakta, insan ve malların rahat dolaşımı açısından vizesiz dolaşım anlaşmaları imzalanmaktadır. Azerbaycan’ın kadim toprağı olan Dağlık Karabağ’da yaşanmakta olan çatışmalarda şehit olan Azerbaycanlı gardaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Türkiye, Azerbaycanlı gardaşlarımızın haklı mücadelelerini her türlü uluslararası platformda savunmaktadır ve savunmaya devam edecektir.”
Zirvenin açılış oturumunda konuşan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek,“Diyelim ki Türkiye'de 6. 5 milyon yalıtımı olmayan ev var, daire var. Biz çıkıp yalıtıma güçlü destek verirsek, bu yeni bir iş fırsatı demek İşte enerji verimliliği, basit bir boyutu budur.
Mehmet Şimşek, “Bizim yolsuzlukla daha güçlü mücadele etmemiz lazım. O nedenleyakında meclisimize siyasi etik yasasını, siyasetin finansmanına ilişkin uluslararası bir yasa gibi birçok düzenlemeyi getireceğiz. Ve Türkiye şeffaflıkta da, yolsuzlukla mücadelede de güçlü iradesini ortaya koymuş olacak" Kalkınmanın anahtarı kadınların iş gücüne katılımıdır.
Şimşek, “İşgücüne katılım kadınlar arasında. Bu çok önemli bir husustur. Bunun artması gerekiyor. Eğitimde çok önemli bir değişkendir. Sadece kadın erkek eşitliğini her alanda sağlayabilirseniz 2025'е kadar dünya ekonomisi en az 12 trilyon dolarlık bir ilave gelir getirebilecek şekilde çalışmaları var. Şimdi Türkiye’de nüfusun yarısını ihmal ederek biz gelişmiş ülkeler seviyesine yaklaşabilir miyiz? Asla. O nedenle kadınların iş gücüne katılımı, kadınların iş hayatında aktif rol oynamasını, kadın girişimciliği çok çok güçlü bir şekilde destekleyeceğiz. Çünkü bu kalkınmanın anahtarıdır” şeklinde konuştu. Şimşek, “Hakikaten bizim iş aleminin önünü açmak için yargıyı hızlandırmamız lazım, yargıda da performansa dayalı bir kültür lazım. İdeolojik saplantılarla kötü performansla yargı bir yere tabii ki de varamaz. O nedenli biz geçen sene bir yargı Reformu paketi ortaya koyduk,
Oturum’un açılış konuşmasını yapan Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Avrasya’nın bir kavram olduğunu belirterek, bu önemli bölgede enerji, ekonomi ve ulaşımın işin özünü oluşturduğunu söyledi. İpekyolu kapsamı içinde durum değerlendirmesi yapan Yıldırım, 2018’de hizmete alacakları 3. Havalimanı’na ilişkin şunları açıkladı: “Dünyanın en büyük havalimanını İstanbul’da yapıyoruz. Kamu hiçbir yük almadan dünyanın en büyük havalimanına sahip olacak ve üstüne 1 milyar 100 bin avro yıllık kira parası alacak.” Yıldırım, yeni havalimanının 150 milyon yolcu kapasiteli, 200’ü aşkın uçağın aynı anda yolcu alabileceği, 1.5 milyon metrekare arazide, 6 piste sahip 11 milyar avroluk bir yatırım olduğunu anlattı. Binali Yıldırım, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi’ni 2009 yılında Azerbaycan ile başlattıklarını, bu yıl sonunda bu hattı da işletmeye alacaklarını anlattı: “Böylece Çin’in doğusundan kalkıp Avrupa’nın batısına kadar mal ve hizmet götürmenin önünde engel kalmayacak.”
Yıldırım, Ankara, Konya, İstanbul, Eskişehir ve Bilecik gibi şehirleri birbirine bağlayan, gerçeğe dönüştürdükleri hızlı tren hayali ve bölünmüş yolları anlattı: “Bölünmüş yollarda 1 yılda zaman ve yakıt tasarrufundan elde ettiğimiz gelir 5 milyar doların üzerinde. Ayrıca 3 milyon 250 bin ton daha az egzoz gazı havaya veriyoruz. Yollarda ortalama hız arttı, dur-kalk azaldı, aynı zamanda ölümlü kazalar da son 10 yılda yüzde 62 azaldı.”
Zirve’nin ilk gün öğle yemeğinin şeref konuğu Türkiye Cumhuriyeti 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Avrasya’nın ekonomik, ticari kapasitesiyle zengin fırsat ve işbirliğinin odak noktasında olduğuna işaret etti: “Son yıllarda bunlardan tam kapasiteyle yararlanmadığımız bir gerçektir. Çünkü bu defa fırsatlardan çok risk ve tehditlerin tartışıldığını, bunlara odaklandığımızı biliyoruz. Bugün karşılaştığımız engeller bölgemizin çok uzak noktalarından çıkan yapılar olarak karşımızda duruyor. Bu engeller bölgenin siyasi aktörlerinin bazı ihmalleri ve siyasi öngörüsüzlükleri veya bencillikleri, gizli emellerinden kaynaklanmaktadır.”
Gül, Ermenistan ve Azerbaycan arasında süren krizi şöyle değerlendirdi: “BM tarafından Azerbaycan toprak bütünlüğü tanınmıştır. Dolayısıyla Karabağ sorununun BM Konseyi’nin de ilgili kararlarını gözönüne alarak sulh yoluyla barışçı bir şekilde halledilmesi, işgalin sona ermesi ve Azerbaycan topraklarının bütünlüğünün sağlanması sadece Kafkaslar’da değil bütün bölgede barışa çok büyük etki yapacaktır.”
Gül, Türkiye ile Rusya arasında 5’inci ayını dolduran krizin de bir an önce çözüme kavuşturulması gerektiğini vurguladı: “Bunun sadece iki ülke için değil bölge için ve bölgedeki başka sorunların hallinin kolaylaştırılması ve yeni sorunlar çıkmaması için önemli olduğunu düşünüyorum.”
Terörün dünya için en tehlikeli yol olduğunun altını çizen İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi Türk moda endüstrisinin 30 yılda başka hiçbir sektörde görülemeyecek başarılara imza attığını, hazır giyimden moda üretimine geçişin sürdüğünü kaydetti. Türk ekonomisine yılda 15 milyar dolar katma değer yarattıklarını dile getiren Tanrıverdi, Türkiye'nin 81 vilayetinde üretip 217 ülkeye ihracat yaptıklarını vurguladı.
Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Genel Sekreteri Asaf Hajiyev, 21. yüzyılda ellerindeki en önemli aracın diyalog olduğunu kaydederek, "Diyalog olmazsa bir gelecek, refah ve barış tesis edilemez. Bu zirve bize bu çerçevede son derece önemli bir diyalog platformu sunuyor. Ortak geleceğimizi nasıl inşa edeceğimiz konusunda fikir veriyor." ifadelerini kullandı. Hajiyev, terörle mücadelenin önemine değindi ve teröristlerin zayıf insanlar oldukları için toplu hareket ettiğini belirtti.
Çin Halkı Barış ve Silahsızlanma Örgütü Başkan Yardımcısı Yu Hongjun, tarihi İpekyolu’nun yeniden inşaa edilme sürecine değindi: “İpekyolu geçtiği güzergah boyunca tüm ülkelerin gelişimine katkıda bulunacak. Bu hepimizin çıkarına olacaktır. Tüm ülkelerin katılacağı bir strateji ile İpekyolu’nun yani ortak kalkınma projemizin hayata geçirilmesini istiyoruz. Türkiye’nin İpekyolu Projesi’nde oynayacağı rol önemlidir.”
19. Avrasya Ekonomi Zirvesinde önemli isimlerden İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, Türkiye'nin jeostratejik konumu ve ekonomik altyapısıyla başlayan konuşmasında İpek Yolunun atar damar ve Türkiye’nin ilerlemesi, tüm Avrasya coğrafyası için bir fırsat olduğunu söyledi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adına Prof. Dr. Erman Tuncer ise ekonomik krizlerin sosyal krizlere dönüştüğünü, dolayısıyla bölgesel işbirliğini daha da geliştirmeye ihtiyaç duyulduğunu anlattı: “Avrasya büyük bir fırsattır. Ancak avantajların dezavantaja dönüşmesi de mümkündür. Avrasya’nın can damarı İpekyolu’dur. Bunu tekrar canlandırmak bizim en önemli hedefimizdir. Çünkü bu yol küresel barışa ve refaha giden yoldur.”
İstanbul Vali Yardımcısı Cemalettin Özdemir Türkiye'nin en önemli kenti olan İstanbul'un uluslararası yatırımlar için cazip bir kent olduğunu belirterek, artık dünyada ülkelerin değil şehirlerin yarıştığını dile getirdi.
Zirve’de yabancı konukların selamlama konuşmasında ilk sözü alan Bosna Hersek Federasyonu Başkanı Marinko Cavara, sivil toplumun savaş ve zorunlu göç konusunda el ele vermesi gerektiğine işaret etti: “Sorunlara ortak cevap vermeliyiz. Zorunlu göç, mülteci dalgaları tüm Avrupa’yı yakından etkiliyor. Ancak sadece mültecilerin yani zorunlu göçe zorlananlara bakarak sorunu çözemeyiz. Burada önemli olan çeşitli modeller geliştirmek ve ülkeler arası işbirliğini sağlamaktır.” Cavara, ekonomik istikrarın her şeyden önce politik istikrara bağlı olduğunun altını çizdi: “Önemli olan kazan-kazan durumunun uluslararası değer yaratmada hakim olmasıdır.”
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, ülkesinde kalıcı federal bir çözüme ulaşıldığı takdirde iki toplumun barış içinde geleceğe kavuşmasının yanısıra bölgesel işbirliğinin de kapısını açacağını anlattı. Akıncı, Doğu Akdeniz’in doğalgaz enerji kaynaklarının gerginlik yerine refah sağlayacağını savundu.
Bosna Hersek Eş Cumhurbaşkanı Mladen Ivanic,güvenliğin ekonomik kalkınmanın, reel yatırımın ve aynı zamanda insanlar arası iletişimin ön koşulu olduğunu kaydetti: “Güvenlik meselesini çözmek için birarada ve omuz omuza çalışmamız gerekiyor. 1960’ların sonunda 15 milyon kişi Avrupa’ya gitti sorun olmadı. Ama geçen yıl 1 milyon insanın göçü güvenlik korkusu nedeniyle büyük sorun oldu.”
Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov, ekonomik, teknik ve kültürel problemlerle dolu bir çağda yaşandığını belirtti: “Devletlerarasında güç birliği olmaz ise kötü taraflar arasında işbirliği yükselir. İnsan kaçakçılığı artar. Şunu unutmayalım mülteci veya göçmenler birer rakamdan ibaret değildir. İnsandır ve insan onuruna sahiptir. Bu insanlara insanca yaklaşmak bizim için zorunluluktur.”
Diyalogla İpekyolu; Ekonomi, Enerji ve İklim Değişikliği Oturumu
Azerbaycan Milli Meclis Başkan Yardımcısı Valeh Aleskerov, Azerbaycan ve Türkiye arasındaki iyi ilişkilerin Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı gibi büyük projelerin yürütülmesini sağladığını anlattı. Hazar Bölgesi’nde üretilen doğalgazın Türkiye’ye, oradan Balkanlar’a, İtalya’ya ve Avrupa ülkelerine iletilmesini sağlayacak TANAP ve TAP Projeleri’nin bugün Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı projesinden de önemli hale geldiğini aktardı.
Polonya eski Başbakan Yardımcısı eski Maliye Bakanı Grzegorz Kolodko, yeni kitabında sözettiği yeni pragmatizm kavramını anlattı: “Yeni bir paradigma; ben, heteredoks ekonomiyi öneriyorum.” Kolodko, rekabette yurtiçi hasılanın büyümesi için gelenekselin önüne geçmek, sosyal psikoloji ve tarih kullanarak incelemeler yapmak gerektiğini ifade etti.
Azerbaycan İletişim ve Yüksek Teknolojiler Bakan Yardımcısı Elmir Velizade,bilgi teknolojileri altyapısının tam olarak gelişmediğini, bu yüzden bölgeler ve ülkeler arasında farklılıklar bulunduğunu söyledi. Sofistike biçimde Azerbaycan’ın bu konuda gerekli altyapı projelerini gerçekleştirme yoluna gittiğini aktaran Velizade, 2017’de yörüngeye uydu fırlatmayı planladıklarını açıkladı.
Türkmenistan Ekonomi ve Kalkınma Bakan Yardımcısı Beyjan Kakajanov, yüzde 3,6 rakamıyla büyüyen Türkmenistan’da son yıllarda istikrarlı bir büyüme olduğundan, KOBİ’lerin ve maliye sistemlerinin geliştirilmesi gibi hedefleri bulunduğundan söz etti. Kakajanov, yeni hidrokarbon projelerinin hayata geçirildiğini, 2015’te doğu-batı doğalgaz hattını işletmeye açıldığını, Türkmenistan-Afganistan-Hindistan-Pakistan doğalgaz hattının tamamlandığını, yeni teknolojilerin yerleşmesi konusunda çalışmalar yürüttüklerini anlattı.
Makedonya Dış Yatırımlar Bakanı Jerry Naumoff, Makedonya’ya yatırım yapılması halinde 650 milyon müşteriyle buluşma imkanı olduğunu, yüksek vasıflı işgücü, düşük enflasyonu, güvenli, istikrarlı, dünyadaki resesyona rağmen büyüyen yapısıyla yatırımcılar için cazibe merkezi olduğunu kaydetti. Türkiye ile yatırım koruma anlaşması bulunan Makedonya’nın Avrupa’da bir firma kurmak isteyen yatırımcılar için ilk sırada yeraldığını belirten Naumoff, “Biz Makedonya’da, 10 yıl vergisiz yatırım gelir garanti edebiliriz. Yüzde 4 ile Avrupa’daki en büyük büyüme rakamlarına sahibiz” dedi.
Kosova Sağlık Bakanı Yardımcısı Kadir Hüseyin, Birleşmiş Milletler (BM) üyesi olmayan Kosova’nın AB yasalarına uyum çalışmalarına başladıklarını, iklim değişikliği konusunda çok sayıda AB direktifine uygun çalışmalar yürüttüklerini ve sera gazı envanteri hazırladıklarını ifade etti.
Türk Keneşi Genel Sekreter Yardımcısı Abzal Saparbekuly,Çin’in geleneksel enerjisinin yüzde 45’ini gelecekte yenilebilir enerjiden elde edeceğini, aynı şekilde Avrupa ülkelerinin yenilenebilir enerji stratejilerini desteklediğini vurguladı. Son bir yıldaki gelişmelerin ufuk açıcı olduğunu kaydeden Saparbekuly, Azerbeycan, Türkmenistan, Kazakistan tarafından büyük işler yapıldığını, gümrük geçişlerinin 1 güne kadar indirildiğini ve gümrük geçişlerinde yüzde 60-70 indirim sağlandığını anlattı.
Biopolitik Uluslararası Teşkilat Başkanı Agni Vlavianos Arvanitis, milyonlarca insanın yerinden yurdundan edildiğinin görüldüğünü, insanlığın önünde yepyeni bir düşman bulunduğunu ifade etti. Arvanitis, toprağın, suyun, havanın kirlenmesinin önlenmesi için teknolojide metot bulunabileceğini söyledi.
Slavyani Vakfı Başkanı Zahari Zahariyev, “Avrasya’nın yeni bir yol haritasını Bir Yol, Bir Kuşak Projesi ile çizebiliriz” dedi. Projenin uygulanmasının küresel güvenlik sistemine katkısının yanısıra mevcut ilişkilere de katkı sağlayacağını belirtti. ABD (Kuzey Atlantik Ticaret ve Transpasifik Projesi) ile Çin Projesi arasında fark bulunduğundan sözeden Zahariyev, Çin Projesi’nin aksine ABD’nin iki projesinden ulusal ülkelerin etkileneceğini, bu çerçevede yeni bölümlemelere yol açılacağını, ABD’nin statükosunu korumasının yanısıra tekelleşmenin sürdürüleceğini ve çevre üzerinde de son derece olumsuz etkileri olacağını söyledi.
Moğolistan Barış ve Dostluk Örgütü Temsilcisi G. Tenger, Moğolistan’ın ekonomik kalkınmasının 2 puan düştüğünü belirtti. Tenger, İpekyolu’nun yeniden canlandırılmasının, Orta Asya ekonomilerini canlandırmasının yanısıra Avrupalı partnerlerle işbirliğini de canlandıracağını dile getirdi.
Türk Barter Yönetim Kurulu Başkanı Sırrı Şimşek, Avrupa Birliği’nin (AB) Türkiye’ye ihtiyacı yoksa Türkiye’nin de AB’ye ihtiyacı olmadığını söyledi. Ülkelerarası özel barter anlaşmaları yapılması gerektiğini belirten Şimşek, bu noktada barter ortak pazarının ülkeler arasında ticaretin artırılmasında önemini vurguladı.
Romanya Prensi Radu, kendi ülkesinde 4 gençten birinin üniversiteye gittiğini belirterek, birçok gencin Avrupa’ya seyahat ettiği farklı bir dönem yaşandığına dikkat çekti. Genç nüfusun iyi bir eğitim ve mesleki eğitim kazanmasının önemine değinen Prens Radu, gençlerin tekrar kendi ülkelerine dönmesini sağlayacak projeler oluşturmayı ve bu insanların tekrar kendilerini evde hissetmelerini sağlamayı hedeflediklerini anlattı.
Slovenya eski Başbakanı Alenka Bratusek, enerji güvenliğini sağlamak ve sürdürülebilir yeşil büyümeyi karşılamanın en zor işlerden birisi olduğunu aktardı: “Benim ülkem AB üyesidir. AB enerjisinin yüzde 53’ünü ithal ediyor. Toplam ithalatımızın 5’te 1’ini enerji oluşturuyor. Enerji kaynaklarını çeşitlendirmek enerji güvenliğini sağlayabilir. Türkiye, Orta Doğu ile Avrupa pazarları arasında ortada duruyor. Slovenya ve Türkiye’nin stratejik ortaklık anlaşması imzaladı, enerji kooperasyonu konusunda adım atmış olduk.”
Romanya eski Başbakanı Victor Ponta, bundan sonra gerçekleştirilecek tüm Avrasya Ekonomi Zirveleri’ne katılarak, 10 yıl sonra kendisinin de on yılını idrak eden üyelere verilen Onur Madalyası’nı alacağını dile getirdi.
Slovenya Life Learning Akademisi Başkanı Marjetka Kastner, küresel büyüme olduğunu, gelişmekte olan pazar ekonomilerinden çekinildiğini söyledi. Büyümeyle birlikte sosyal ve siyasi riskler yansısa da Kastner, ekonomik büyümenin olumlu etkilerini de insanların izlediğini kaydetti.
Gagavuzya Özerk Bölgesi Başkan Yardımcısı Vadim Cheban, “İklim değişikliğine ilişkin önlemleri almak zorundayız” diyerek yenilenebilir enerji alanındaki politika taahhüdlerini güçlendirmeleri ve yeni politikaların uygulanmasına ilişkin yenilenebilir enerji hedeflerinin oluşturulması gerektiğini ifade etti. İkinci önemli eylem alanını; küresel ısınmanın azaltılması olarak gösteren ve kalkınmada yenilenebilir enerjinin önemine değinen Cheban, bu konuda tamamlayıcı düzenlemelerin yapılmasının önemini hatırlattı. Yenilenebilir enerjinin oluşturulmasında uluslararası işbirliğinin önemine de dikkat çeken Cheban, Gagavuzya’nın güneş enerjisinde önemli projesi bulunduğunu söyledi
Oturum’un ardından Marmara Grubu Vakfı Başkanı Dr. Akkan Suver ile Moğolistan Barış ve Dostluk Organizasyonu Başkanı Deleg Zagdjav ile Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in de katıldığı bir törenle stratejik işbirliği anlaşması imzaladı.
------------------------
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleyen “DEĞİŞİMİN ÖNDERLERİ” İSTANBUL’DA BULUŞTU
19. Avrasya Ekonomi Zirvesi kapsamında İstanbul WOW Otel'de 6 Nisan 2016 Çarşamba günü "Değişimin Önderleri - Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekliyorum" toplantısı Marmara Grubu Vakfı AB ve İnsan Hakları Platformu Başkanı Müjgan Suver'in moderatörlüğünde başarıyla gerçekleştirildi.
Müjgan Suver'in "hoş geldiniz" konuşmasıyla başlayan toplantıda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti First Lady’si Meral Akıncı ve Slovenya 2013-2014 yılı Başbakanı Alenka Bratusek açılış konuşmalarını yaptılar.
Meral Akıncı konuşmasında, toplumsal cinsiyet eşitliğinin barış kültürüne güçlü bir ışık olacağını vurgularken; Alenka Bratusek, görevde bulunduğu süre içerisinde özellikle medyanın yaptığı işlerle değil, giyim kuşamıyla eleştirildiğini söyleyerek, iş dünyasında ve siyasette erkek ağırlığının yok edilmesi için kadınların daha fazla öne çıkması gerektiğini dile getirdi.
Toplantının panel bölümü, Müjgan Suver'in "100. Maymunun Hikayesi" başlıklı sunumuyla başladı. Toplumsal eşitliğin sağlanması için, nesilden nesile aktarılan zihniyette bir dönüşümün gerekliliğini belirttiği sunumunda Müjgan Suver, dönüşümün sağlanması halinde, bunun yaşamın her alanına yansıyacağını, toplumu ve ülkeyi gelişmiş bir demokrasiye ve kalkınmış bir ekonomiye kavuşturacağını söyledi.
Panel konuşmacılarından İstanbul Avcılar Belediye Başkanı Dr. Handan Toprak Benli, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda belediyesince yaptıkları projeleri anlattı. "Kadın dostu bir belediye" olduklarına vurgu yapan Benli, Avcılar'da Türkiye’nin ilk kadın aile müdürlüğünü kurduklarını, anne ve babaya yönelik erkek çocuk ile kız çocuğu ayır etmeme sertifikalı eğitimi verdiklerini anlattı. Benli, cinsiyet eşitliğinin erkek istemeden sağlanamayacağını savundu.
Turkcell Genel Müdür Yardımcısı İlter Terzioğlu, fırsat eşitliği politikası yürüttükleri Turkcell bünyesinde, cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik kararların ilk sırada yer aldığını, şirketlerinde 18 bin çalışanın sekiz binin kadınlardan oluştuğunu söyledi.
KPMG Türkiye Başkanı Ferruh Tunç konuşmasında, kadının iş yaşamında erkekleşerek değil kadının kendi gibi davranarak başarılı olduğunu göstermesi gerektiğini söyledi. Tunç ayrıca, kadının toplumsal hayatta eşit olması için öncelikle toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yönelik efsaneleri yok etmek, hakim dili kırmak gerektiğine de vurgu yaptı.
"Kız Gibi" kampanya videosunun gösterimiyle konuşmasına başlayan Procter&Gamble Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Tankut Turnaoğlu, işe alım süreçlerinde ve sonrasında "çeşitlilik ve dahil etme" stratejisi doğrultusunda hiçbir çalışanının cinsiyeti, ırkı, inancı, yaşı vb kişisel özellikleri nedeniyle ayrıştırmadıklarını, tam tersine her türlü çeşitliliği bir zenginlik olarak gördüklerini belirtti.
"Kadın öncelikle cesur olmalı" diyen Slovenya IEDC-Bled Yöneticilik Okulu Kurucu Başkanı Prof.Dr. DanicaPurg, toplumsal cinsiyet eşitliğinin insan haklarının temel şartı ve ekonomik gelişim için bir zorunluluk olduğuna vurgu yaptı. Purg konuşmasında; "Dinine, ideolojisine, refah seviyesine bakılmaksızın her ülkede, değişimi getirecek olanlar, değişimin özneleri olan kadınlardır" dedi.
Kendi kişisel tarihinde bir kadın olarak yaşadığı zorluklardan örnekler veren Kosova Diyalog Bakanı Edita Tahiri konuşmasında, kadınların iş ve siyaset yaşamına daha fazla katılımında kota uygulamasının önemine işaret etti. Kosava'daki savaş sonrası siyasette bir kota kampanyası düzenlediğini aktaran Tahiri, kotanın yapay bir durum olmakla birlikte insanların düşünce felsefesi değiştiğinde kalkabilecek bir uygulama olduğunu anlattı. Tahiri konuşmasını, "Yeni bir zihniyet için yeni emsaller oluşturmalıyız" diyerek bitirdi.
Bosna Hersek Parlamentosu Milletvekili Sosyal Demokrat Parti Siyasi Direktörü Damir Masic, mevcut seçim kanunlarında değişikliğe gidilmesi gerektiğini, kadınların yeterli oranda temsil edilmesiyle cinsiyet eşitliğinin daha kolay sağlanacağını söyledi. Masic ayrıca, cinsiyet eşitliğini sağlayacak mekanizmaların ve kalıcı kurumsal yapıların, devlet ve yerel yönetimler düzeyinde oluşturulması gerektiğine vurgu yaptı.
Tasarımcı Letizia Reuss, sanat dünyasında erkek egemenliğinin varlığına işaret ettiği konuşmasında, son yıllarda kadınların ortaya koydukları mücadelenin bu egemenliği ile kadınların ağırlığının ortaya çıkmaya başladığını aktardı.
Avusturya Arşidüşesi Toskana Prensesi Camilla Habsburg Lothringen ise cinsiyet eşitliği konusunda annelerin gücüne inandığını belirttiği konuşmasında, kadınların hangi statüde olurlarsa olsunlar, kendi görüşleri ve kararları için mücadele etmeleri gerektiğini belirtti.
Panel konuşmacıları ve ardından diğer konuklarla birlikte aile fotoğrafının çekildiği "Değişimin Önderleri" toplantısının sonuç bildirisi aşağıdadır:
DEĞİŞİMİN ÖNDERLERİ
"Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekliyorum"
TOPLANTI SONUÇ BİLDİRİSİ
Toplantıdaki deneyim aktarımları ve araştırma sonuçları, kadınların liderliğindeki şirketlerin, erkeklerin liderliğindeki şirketlere göre daha başarılı olduğunu ispatlamıştır. Buna rağmen hem özel sektörde hem de kamuda hâlâ kadın yönetici sayısı %10'un üzerine çıkamamıştır.
Aynı fotoğrafı ulusal parlamentolarda ve yönetim kurullarındaki üye sayılarında da görmekteyiz. Bütün karar organları, bütün toplantılar hâlâ erkek ağırlıklı.
Bu gerçekler ışığında özel sektör ve kamunun karar organlarındaki kadın sayısını arttırması kaçınılmazdır. Bunun için niteliğin niceliğe dönmesinde kritik sayı kabul edilen %35 oranına ulaşıncaya kadar kurumların ve siyasi iradenin kota ve benzeri özel uygulamalara geçmesi kaçınılmazdır. Ülke parlamentolarının, kamu ve özel sektör kurumlarının artık bir kadın ajandası olmak zorundadır.
· Günümüzde bu konuda başarılı olan AB ülkeleri, Slovenya, Kosova parlamentoları, Avcılar Belediyesi, Turkcell, P&G, KPMG gibi şirketler, yönetimler ve parlamentolar varsa aynı konseptle diğer şirketler, yönetimler ve parlamentolar da başarılı olabilirler.
İmzalanan uluslararası anlaşmalar ışığında; cinsiyet eşitliği konusunda toplumda ayrımcı gelenek ve klişeleri bir yana bırakıp algı değişikliği yaratmak, kadınların konumunu ve oranını yükseltmeye yönelik uygulamaları hayata geçirmek, cinsiyete duyarlı aile, okul ve iş yeri ortamları ana hedeflerinde toplumun dönüşümünü sağlamak, her şeyden önce yönetimlerin görevidir.
· Sürdürülebilir kalkınma gündemlerinin çevresel, sosyal, ekonomik eksenlerine, toplumsal cinsiyet eşitliğinin eklenmesi kaçınılmazdır. Bu temelde yönetimler, özel sektör, üniversite ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapmalıdırlar. Yönetimlerden, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda önceliklerin nasıl belirleneceği, hedeflerin nasıl uygulanacağı, verilerin ve hesap verebilirliğin nasıl izleneceği konularında bir açıklama yapmalarını bekliyoruz.
· Bu uygulamalar sürecinde şeffaflık, daha güçlü bir inceleme ve hesap verebilirlik için ısrarlıyız.
· Ayrıca yerel, bölgesel ve uluslararası seviyede gelişmelerin izlenebilmesi için bağımsız değerlendirme mekanizmalarının oluşturulması gerekliliğine inanıyoruz.
------------------------
ZORUNLU GÖÇ;
MÜLTECİ SORUNU VE TERÖRİZM OTURUMU
Kafkasya ve Azerbaycan Şeyhülislamı Allahşükür Paşazade Toplantının “Medeniyetler İttifakı” ve “Dünya Barışı”na katkı sağlamasını temenni etti. Dünya Barışı’nın tehlikeye girmesinin nedeninin insanların “Manevi Değerlerinden” uzaklaşması olduğunu ifade etti. Ayrıca Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlhan ALİYEV’ in Çok Kültürlülük uygulamasını Dünya üzerinde ilk defa Azerbaycan’da başlatan lider olduğunu ekledi.
Ekümenik Patrik Bartholomeos İstanbul’un Asya ve Avrupa’nın kesişme noktasında olduğunu belirtti. Günümüzde “Terörizm” in uluslararası gündemin ilk sırasını işgal ettiğini söyledi. Terörizm Paris’ten Lahor’ a kadar Dünya’nın her yerinde göründüğünü ve “Vandalizm” Metodunu kullandığını belirtti. Özgürlüğün gelecek için umut olduğunu ancak dayanışma olmadan özgürlüğün olamayacağını, aynı kaderi paylaştığımız için dayanışmayı artırmamızın gerekliliğini ekledi. Bütün dünyada Terörizm nedeniyle korku olduğunu, Terörün sınır tanımadığını, Teröristlerin dini kullandıklarını belirterek sözlerini sürdürdü. Dinin yegâne korkusu Tanrı olmalıdır. Çünkü Tanrı korkusu bilgeliğin başlangıcıdır. Oysa teröristler dini kullanarak korku salmaktadırlar. Teröristler Tanrı’ya inanmazlar. Din adına her suç dine yapılan haksızlıktır. İnsanların bencilliği ile mücadele etmek gerekir. Gelecek için özgürlük şarttır ve dayanışma olmadan özgürlük olmaz. Dayanışma, kardeşlik anıdır. İllegal göçe karşı çıkmalıyız ve illegal örgütlerin yarattığı terör ve göçü engellemeye alışmalıyız. İnsanların tersine göçü teşvik etmeliyiz.
Ürdün ( E ) Başbakanı Taher Al Masrı Terör insanları bölen ana eksendir. Ekonomik, sosyal ve dini farklılıklar ayrıştırıcı nedenler olabilir. Ama etkileşim çok önemlidir. Biz farklılıkları zenginlik saymalıyız. Farklılıkları savaş sebebi olmaktan çıkarmalıyız. Uluslararası terörizm önlenmelidir. Çünkü “Göç Sorunu”nun kökeninde “Uluslararası Terörizm” vardır. Bugün yaşadığımız acılara son vermek için sorunun kökenine inmeli ve 20 Yüzyılın başına dönmeliyiz. Bu yüzyılın başında meydana gelen olaylar aslında bir önceki yüzyılın devamı niteliğindedir ve bu yüzyılı iyi okumalıyız. Son iki yüzyılda farklı etnik gruplar soykırımdan kaçmak için ülkelerini terk ettiler, şimdi Ortadoğu’daki savaş bu göçün ana nedenidir. Sudan, Somali ve şimdi de Suriyeliler göç etmek zorunda kalıyorlar. Savaş ve zorunlu göçlerin maliyeti göçmen – mülteci kabul eden ülkeler için yüksektir. Ancak asıl göç veren ülkelere çok daha büyük maliyetler yüklemektedir.
Belçika Devlet (E) Bakanı Emir Kır Terörden etkilenen bir ülkenin temsilcisi olarak sizlere hitap ediyorum. Dünyanın çeşitli ülkelerinde ulusal çapta terörizmden etkilendik ancak terörizm uluslararasıdır. Şimdi demokratik haklarımız terörizm ile risk altındadır. Bu nedenle uluslararası toplumlar olarak bir arada olmak uluslararası terörle etkili bir mücadele şeklidir. Belçika’da neden saldırı oldu? Pek çok soru var. Kurulan soruşturma komisyonu bunu araştırıyor. Terör küresel bir eylemdir. Terörle mücadele hem Avrupa ve hem de dünya gelinde olmalıdır. Mücadelemiz hem askeri hem de güvenlik kuvvetleri ile önleyici önlemler şeklinde olmalıdır. Ama esas risk koruyucu önlemlerin arttırılmasıdır. Türkiye terörle mücadelede büyük deneyim kazandı ve bu nedenle çok büyük güvenlik önlemleri aldı. Ancak yinede terör bir şekilde kendini gösterdi. Dini ideolojinin çarpıtılması terörü Ortadoğu’da yeniden hortlattı. Terörle mücadeleden kaçamayız. Suç örgütleri çökertilmelidir. Uluslararası bir koalisyon kurulmalıdır. Askeri operasyonlar sona ermelidir
Sırbistan Müftüsü Muhammed Jusuf Spahic Müftü; Herkes Allah’ a aittir. Bizim Musamız, İsamız, Muhammedimiz var, bunlardan başka sözde dini liderlere tapmamalıyız. Terörizm korkuya yol açar, ama bu gerçek korku değildir. Gerçek korku “Tanrı” korkusudur. Suriye’den gelen insanlar “Mülteci” değildir. Onların kendi evleri var, kendi vatanları var ama onlar kendi yurtlarından zorla sürüldüler. Bu bir “Etnik” ve “Dini” temizliktir. Bugün de tarihte gördüğümüz mücadelelerin acı hikayelerinin aynısını görüyoruz. Hz. Musa’nın Firavun’ la mücadelesinin hikayesi, Hz. İbrahim’in Nemrut’la mücadelesinin hikayesi ve Son Peygamber Hz. Muhammet’in Kavmiyetçiler ile mücadelesinin hikayesine benzer mücadeleleri maalesef yaşıyoruz.
Türk Süryani Kadim-Ortodoks- Cemaati Ruhani Reisi Yusuf Çetin Türkiye’deki ve Suriye’de ki Süryaniler “GÖÇ” nedeni ile yok olmak tehlikesi altındadırlar. Bu bölgede yaşayan Süryaniler en çok sıkıntı çeken topluluk olmuştur. Suriye Süryanileri çok acı çekmektedirler. Göç eden Süryaniler İstanbul merkezimize sığınmıştır. Bu Süryanilere biz yarım etmeye çalışıyoruz. Başbakan Ahmet Davutoğlu bize her türlü desteği sağladı. Hiçbir din ve mezhep ayrımı yapmadan bütün mültecilere yardım etmeliyiz. Savaş ve terör din, milliyet, mezhep, tanımıyor. Oysa bizim ilahi dinlerimizin içinde pek çok ortak değerimiz vardır. Bu ortak değerlerimizi insanlığın ortak sorunları için kullanmalıyız. İlahi dinlerin temelinde “SEVGİ” vardır. Semavi din mensupları kardeşçe işbirliği yaparak beraberce “Barış” ve “Huzur” içinde yaşamalıdır diyerek sözlerine son verdi.
Romen Senatör-Sosyal Demokrat Parti Ulusal Konsey Başkanı Mihal Fifor Terörizm Dünya’nın her yerinde görülüyor. Çok yakın zamanda Brüksel’de Paris’te ve Lahor’da olduğu gibi. Terörizm ve çatışmalardan kaçan insanlar da mülteci konumuna düşüyorlar. Türkiye “Göç” ve “Mülteci” Krizini çözmede çok başarılı oldu. Romanya Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraftır. Avrupa’daki Mülteci Sorununu çözmek için Suriye’deki sorunu çözmeliyiz. Suriye halkı özgürlüklerini kaybetti. Avrupa Birliği vatandaşları da bu Suriye ve diğer Orta-Doğu ülkelerinden kaynaklanan yasadışı göç nedeniyle “SERBEST DOLAŞIM” Haklarının tehlikede olduğunu görmeye başladılar.
Bosna-Hersek Federasyonu Yerinden Edinmiş Kişiler Ve Mülteciler Bakanı Edin Ramic Bosna Savaşını sona erdiren DAYTON BARIŞ ANLAŞMASI’nın 7. Maddesinde “Göçmen” ve “Mülteci”lerin haklarını koruyan hükümler bulunmaktadır. Halen 2,2 milyon göçmen Boşnak evlerine dönememektedirler. Resmi rakamlara göre 1 milyon Boşnak Bosna-Hersek dışında yaşamaktadırlar. Toplam Boşnak göçmen sayısı 2 milyonu bulmuştur. Bunlar savaştan sonra Bosna-Hersek’ e geri dönmemişlerdir. Eğer ülkelerine geri dönerlerse Bosna’ da ekonomik gelişme artacaktır. Bugün Bosna’nın nüfusu 4 milyondur. Nüfusun yarısı kadar Boşnak ülke dışında yaşamaktadırlar. Bu ekonomik potansiyelden yararlanılmalıdır. Bosna’ da savaş sırasında dış göçün yanı sıra iç göç te yaşanmıştır.
Gagavuz Özerk Bölgesi Eski Cumhurbaşkanı Mihail Formuzal Dünyada küresel sorunlar yaşıyoruz. Bunların başında petrol fiyatlarının aniden aşırı düşmesi, Uluslararası Terörizm ve Göç sorunları geliyor. Avrasya Bölgesinin en büyük 2 ülkesi olan Rusya ve Türkiye arasında kriz çıkması Gagavuzya ve Moldovya gibi küçük ülkeleri çok olumsuz bir şekilde etkiliyor. Gagavuzya coğrafi olarak küçük, nüfusu az, ekonomisi zayıf ve doğal kaynakları da çok kıt olan bir ülkedir. Kendisini besleyebilmek için Dünya ekonomisi ile entegre olması gerekmektedir. Bu yüzden Gagavuzya Moldovya Cumhuriyeti ile böyle bir ilişki içerindedir. Ayrıca Gagavuzya olarak 20 yıl önce de Türkiye ile entegre olduk. Biz Gagavuzya olarak tam bağımsız da olabilirdik Ancak Moldovya içerinde özerk kalmamızın bizim için daha iyi olacağına düşündük. Gagavuzya olarak özerkliğe karar verirken, Göç’ün etkilerini de iyice araştırdık. Gücümüzü ve potansiyelimizi dikkate alarak özerkliğe karar verdik Gagavuzya birçok yerel ve uluslararası tehditlerle karşı karşıyadır ancak güçlü olursak bu tehditlere karşı koyabiliriz.
Hollandalı Senatör- Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamble Onursal Başkanı Rene Van Der Linden Duraklayan batı ekonomisi, enerji, su sorunları, iklim değişikliği, yüksek işsizlik oranları ve ZORUNLU GÖÇ bugün küresel sorunlarımızdır diye sözlerine başladı. Bu sorunları çözmemiz için uluslararası işbirliği yapmalıyız. 2015 de Dünya çapında 2 çok önemli ve müspet olay oldu. 1) BM Sürdürülebilir Döngüsel Ekonomik Kalkınma Konferansı, 2) BM İklim Değişikliği Anlaşması. 2050 yılında Dünya nüfusu 9,5 milyar kişiye ulaşacak ve gıda ihtiyacı da 2 katına çıkacaktır. DÖNGÜSEL EKONOMİ çok önemli, Döngüsel Ekonomi prensiplerinin uygulanması ile 2 milyon kişiye ek iş ve kaynak kullanım verimliliğinde % 30 artış sağlanacaktır.
Türkiye Süryanileri Katolik Patrik Vekili Mgr Yusuf Sağ Sözlerine salonda bulunan değişik din ve mezheplere mahsup bütün din adamlarına kardeşim diyerek başladı. Küresel sorunların “GÖÇ”, “ÇEVRE” ve “TERÖR” olduğunu belirtti. Ben “Çevre’ den” başlayacağım çünkü Çevre’ ye önem vermezsek gelecekte çok büyük sorunlarla karşılaşacağız. Böyle giderse “Toprak Ana”, “Su” ve “Hava” Baba ölecekler. Bugün “Terör” ü sonlandırabiliriz. Ama “Ana” ve “Baba” ölünce çocuk olamaz. Havayı, suyu, toprağı Allah mı, Melekler mi kirletiyor? Dünyada 1 yılda 1 trilyon 700 milyar dolar sırf SİLAHLANMAYA harcanıyor. Dünyada 450 milyon insan açlık sınırının altında yaşıyor. Silahlanmaya 1,7 trilyon dolar harcanıyor da niye ÇEVRE SORUNLARI’na 200 milyon dolar harcanmıyor? DİNLERARASI DİYALOG ve İŞBİRLİĞİ sağlanmazsa uluslararası terör hiçbir zaman bitmez. Bugün savaşı teşvik eden din adamları var. Ben TEVRAT ve KURAN’ ı okudum. Hiçbiri başka insanları ve dinleri yok saymıyor. Bütün kutsal kitaplar bütün insanlığı kapsıyor. Kimseyi ötekileştirmiyor. İnanları da inanmayanları da kardeş sayar. İnsanlar birbirlerine düşman olmamalı.