2016-SEET- Marmara Grubu Vakfı Belgrad’da 6. İş Konferansı’na Katıldı
Marmara Grubu Vakfı, Belgrad’da toplanan Güneydoğu Avrupa Turizm Konferansında ülkemizi temsil etti. Dr. Akkan Suver ve Kenan Acıkök’ün birlikte katıldığı toplantıyı Sırbistan Turizm ve Telekomünikasyon Bakan Yardımcısı Dr. Renata Pindzo açtı.
Bosna Hersek Federasyon Turizm Bakanı Edita Dapo ile Bosna Hersek Sırbistan Cumhuriyeti Turizm Bakanı Predrag Gluhakovic’in de şeref konuğu olduğu konferans uluslararası Mass Media International Başkanı Milivoje Radovanic’in konuşmasıyla çalışmalarına başladı.
Marmara Grubu Vakfı Başkanı Dr. Akkan Suver de, toplantıda Turizm Endüstrisinde Dini Turizmin önemi konusunda bir konuşma yaptı.
Toplantıya Montenegro, Makedonya, Arnavutluk, Bosna Hersek, Çin Halk Cumhuriyeti, Hırvatistan, Slovenya, Almanya, Kore, Bulgaristan’dan temsilciler katıldı.
Dr. Akkan Suver'in 28 Eylül 2016 günü Sırbistan Belgrad’da toplanan Güneydoğu Avrupa Turizm Konferansında yaptığı konuşma metni aşağıdadır.
Sayın Başkan, Değerli Katılımcılar,
Bugün burada, turizmin önemini, turizm sektörünün geleceğini konuşacağız. Ama ben konuşmama başlamadan önce (6. Business Conference of South Eastern Europe Turizm 2016) ev sahiplerimize misafirperverliklerinden ve mükemmel ev sahipliklerinden dolayı teşekkür etmek istiyorum.
Ben turizme barışa açılan bir kapı olarak bakıyorum. Dolayısıyla turizmin barışa, istikrara olan önemini gündeme getirmek istiyorum. Barışın istikrarın olmadığı bir coğrafyada turizmden söz edilemez. Zira benim bulunduğum coğrafyada yaklaşık beş yıldır anlamsız bir savaş ve terör yaşanmaktadır.
Evet, turizmin varlığı barıştan ibarettir. Yanan, yıkılan bir coğrafyada turizmi hissetmek, yaşamak boş bir hayalden ibarettir.
Barışın istikrarın var olduğu coğrafyaların denizine girmek, güneşlenmek, dağlarında kayak yapmak, kanyonlarında gezinmek, müzelerini ziyaret etmek, kültürel aktivitelerini yaşamak, sağlıkla ilgili kürlere katılmak imkân dâhilindedir. Ama ziyaret edilen coğrafyanın medeniyetle ilgisini, kültürle yaşayışını solumak da turizmin önemli bir parçasıdır. Medeniyetin, kültürün bir diğer görülmesi gereken tarafı da inançların varlığıdır ki, biz buna inanç turizmi diyoruz. İnanç turizmi; Müslümanların Hacca gitmesi, Katoliklerin Vatikan, Roma ziyareti, Ortodoksların Kudüs, Efes ziyaretleri, Musevilerin Ağlama Duvarı'ndaki dualarından ibaret değildir. Her coğrafyada bir parçası, bir örneği bulunan bir medeniyet kalıntısı, bir tarihi mimari, bir kilise, bir mezarlık, bir manastır, bir sinagog, bir cami hatta yüzyıllardan bize arta kalmış bir zeytin ağacı inanç turizmini oluşturan bir varlıktır. Bütün bunları sağlayan da istikrar ve barıştır.
İnanç turizmi ise istikrara ve barışa açılan kapının arkasındaki tarih, kültür ve saygı bahçesidir.
Sırbistan'dayız.
Bu güzel ülkede, Saint Sava Temple'lını, The Name of Mary Churc'ü, Monastery Velika Remeta'yı, Fruska Gora Monasteries'i merak edeniniz oldu mu?
Gene bu coğrafyada Sukkat Shalom Synagogue'unu ziyaret etmeyi düşüneniz var mı.?
Belgrad'da Bajrakli Mosque'ı bilen var mı?
Bütün bunların yanı sıra Belgrat Kalesi'ni, Niş Kalesi'ni gezmeği tasarladınız mı?
Veya 2.Dünya Savaşı'nın acı anılarıyla dolu Red Cross Nazi Concentration Camp'ını görmek isteteniniz var mı?
Elbette Vrnjacka Banja, bugün bu toplantıda gündeme gelecek ve Sırbistan termal turizminin gözbebeği olarak anılacaktır. Ama turizmde sağlığa verdiğimiz önemi, tarihe, kültüre dolayısıyla inanç turizmine de verecek olursak, görürüz ki yarınlarımız daha sağlıklı olacaktır.
İzin verirseniz sözlerimi çağdaş bir değerlendirme ile bitirmek istiyorum.
"Diğerlerinin inançlarına saygı, kendi inancına yabancılaşma anlamına gelmez. Aksine, yalnızca kendi inancına saygı duyan bir kimse, diğerlerinin inanç ve ihtiyaçlarına saygı gösterir."
Konuşmamı bitirmeden önce, Balkan turizmine ve tüm vatandaşlarına yararlı olmasını dilediğim bu toplantı organizasyona katkı sağlayanları tebrik ediyorum.
Belgrad şehrinde Dr. Akkan Suver ve Kenan Acıkök; Haydar Aliyev'in Heykeli'ni ve Josip Broz Tito'nun mezarını ziyaret ederek çiçek koydular.