Haberler

Doğumunun 100.Yılında Haydar Aliyev

19 Nisan 2023 Çarşamba - Okunma: 839
Doğumunun 100.Yılında Haydar Aliyev

Haydar Aliyev, doğumunun 100. yılında Türkiye Azerbaycan Dostluk, İşbirliği ve Dayanışma Vakfı öncülüğünde anıldı.

Azerbaycanlı siyasetçi, Azerbaycan'ın Milli Lideri Haydar Aliyev, doğumunun 100. yılında Azerbaycan Dostluk, İşbirliği ve Dayanışma Vakfı öncülüğünde düzenlenen çalıştayda anıldı.
 
Azerbaycan Dostluk, İşbirliği ve Dayanışma Vakfı Başkanı Prof. Dr. Aygün Attar, Ankara’nın sadece bir ülkenin başkenti olmadığını ifade ederek, “Türkiye Yüzyılı olarak söylemlerimizde dile getirdiğimiz ve Türk Dünyasının kalbinin attığı Türkiye’mizin Başkenti Ankara, bütün Türk Dünyası için sadece bir ülkenin başşehri değildir. Türkiye’nin refahı, sağlam adımla geleceğe doğru yürüyüşü başta Azerbaycan olmakla Türk Cumhuriyetlerinde büyük mutluluğa sebep olmaktadır” dedi.
 
 
Düzenlenen anma çalıştayına Dışişleri Bakanlığı adına Büyükelçi Gökhan Turan, Türkmenistan Büyükelçisi Mekan Ishanguliyev, Gazi Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Musa Yıldız, Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Mehmet Cahit Güran ve çok sayıda katılımcı katıldı.
 
 
 
Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Dr. Akkan Suver'in de konuşmacı olarak yer aldığı Anma Toplantısı'nda Marmara Grubu Vakfı Mütevelli Heyet üyeleri Mustafa Ergin ve Mahmut Saklı da hazır bulundular.

Dr.Akkan Suver 'in konuşması aynen şöyledir:

"Bugün bizleri burada, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun bir asrı devirmesi ve Azerbaycan'ın Milli Lideri Haydar Aliyev'in yüz yaşını idrak etmesi kadirşinaslığıyla bir araya getiren Sayın Prof. Dr. Aygün Attar Hanımefendi'ye ve yüksek şahsında Türkiye Azerbaycan Dostluk ve İşbirliği ve Dayanışma Vakfı mensuplarına teşekkürlerimi sunuyorum. Öncelikle idrak ettiğimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin nice yüzyıllara ulaşmasını diliyor ve bu eseri bize emanet eden Büyük Atatürk'ü rahmet, minnet ve şükranla anarak sözlerime başlamak istiyorum.

Gene bugün burada yüzüncü doğum gününü kutladığımız Azerbaycan'ın Milli Lideri Haydar Aliyev'i bir tablonun renklerini oluşturan fırça darbeleriyle anmak istiyorum.

Haydar Aliyev'i tanıdığımda yıl 1998'di.

Başkanlığını yaptığım Marmara Grubu Vakfı'na Haydar Aliyev'i konuşmacı olarak getirmek istiyordum. Ama akıp gidip yıllar içinde bir türlü muvaffak olamıyordum... 1998 yılında, bir gün Azerbaycan'ın o günkü Büyükelçisi Prof. Dr. Mehmet Ali Nevruzoğlu aradı ve bana önümüzdeki hafta Haydar Aliyev'in Istanbul'da olacağını 1,5 saat vakti olduğunu söyledi. Ben, hiç bekletmeden "eveti" bastım. İstanbul Hilton Oteli'nde bir öğle yemeği tertipledim Marmara Grubu Vakfı mensuplarının yanı sıra, iş insanlarından, akademisyenlerden, emekli diplomatlardan, generallerden ve bürokratlarla tanınmış sanatçı ve gazetecilerden oluşan yaklaşık 500 kişinin teşrif buyurduğu  yemeğimizi şereflendirdiler.

Yemekte muhteşem bir konuşma yaptı. Sorulara cevaplar verdi. 1.5 saatlik yemek 4.5 saat sürdü. Pek keyif aldıkları yemeğin sonunda bana döndüler ve "-Akkan Bey, beni bu Fondun üzvü yapın" buyurdular.

Bu isteğe ben ve arkadaşlarım, yaptığımız ilk toplantıda, kendilerini Marmara Grubu Vakfı'nın Şeref Başkanlığına getirdik ve durumu dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e arz ettik. Süleyman Demirel pek memnun oldular ve hemen kendilerini ziyaret edip durumu bildirmemizi emrettiler.

Büyük bir heyetle huzurlarına vardık. O tarihten sonra ebediyete intikal edene kadar dostluğumuz sürdü.

Bu yıl yirmi altıncısını tertiplediğimiz Avrasya Ekonomi Zirveleri'nin oluşumunda da Haydar Aliyev'in payı ve hissesi vardır.

Büyük Rusya dağılmıştı.

Akrabalarımızla aramızın partner düzeyinde gelişmesi arzusuyla Avrasya Ekonomi Zirveleri'ni tasarlamaktaydım. Gittim düşüncemi Süleyman Demirel'e anlattım. Bana:"-Git bunları Haydar Bey'e anlat" buyurdular.

Gittim Haydar Aliyev'e düşüncelerimi anlattım.

Sivil düşünce mantığıyla devletsiz, ülkeleri yan yana getirme projemi dinledi, bana "-Akkan Bey böyle bir kaç toplantı düzenleyip, şöhret ve para kazanma niyetin mi var." dedi... Hayır, sürdürülebilir bir diyalog hareketi tasarladığımı anlatınca," o zaman Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru hattı projesi ile başla" buyurdular. Ve başladık. O gün işin başında olan Valeh Aleskerov'u görevlendirdi. Sözümüzü tuttuk ve 26 yıldır O'nu anarak sürdürüyoruz.

Bu kadar hatıra yeter deyip, izninizle tablonun renklerinden de biraz söz etmek isterim.
 
Hanımefendiler,
Beyefendiler,

Büyük milletlerin, büyük evlatları olur.

Büyük milletler, dar ve zor günlerinde büyük evlatlarını göreve davet ederler.

Onlar hiçbir karşılık beklemeden davete icabet ederler.

Fransa’nın anarşiyle baş edemediği ve ülkenin sokaktan yönetildiği günlerde, Colombey-les Deux Eglises köyünde emekliliğini geçiren De Gaulle’ün Fransa’nın davetine uyup, ülkenin başına geçip, Fransa’yı karanlıktan aydınlığa çıkardığı gibi…

Hitler’in İngiltere’yi tehdit ettiğinde Kent şehrindeki evinde otururken İngiltere’nin başına davet edilen Churchill’in, İngiltere’yi savaştan galip çıkardığı gibi…

Tıpkı emekli Mareşal Mac Arthur’un Kore Savaşı’nın başkomutanlığına çağrılıp savaşı bitirdiği gibi…

Bu şahsiyetler, lazım olduklarının farkındadırlar. Dolayısıyla büyük ülkelerin sıkıntı içinde olduğu günlerde, ülkeye lazım olduklarının idraki içinde hiçbir talepleri olmadan göreve icabet etmişlerdir.

Haydar Aliyev de Azerbaycan’ın zor günlerinde lazım olduğunun farkında olarak, ülkesinin davetini kabul etmiş, Nahçıvan’dan Bakü’ye gelmiştir.

Onun Bakü’ye geldiğinde Azerbaycan’da kardeş kavgası vardı. Kan vardı. Kargaşa vardı. Sınırlar tehdit altındaydı. Kısacası devleti devlet yapan unsurların hiçbiri mevcut değildi.

Ülkeyi nizama sokacak bir şahsiyete ihtiyaç vardı.

O şahsiyet Haydar Aliyev’di!

Haydar Aliyev, önce ülkesine devleti getirdi. İstikrar sağladı. Sonra Azerbaycan’ı dünya devleti kılmanın yol haritasını çizdi.

Kafkas coğrafyasına barışı, Türk dünyasına da birlik ve beraberlik ruhunu aşılayan Haydar Aliyev, ülkesi Azerbaycan’a bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü getirmiş bir devlet adamıydı.

Latin Alfabesi

Latin alfabesi, yüzyıllar boyu Arap harfleriyle şekillenen Ortadoğu, Kafkas ve Anadolu insanları için anlaşılmaz bir değer ölçüsüydü. Aynı şekilde Orta Asya, Kafkas ve Balkanlar’da kiril alfabesiyle yaşayanlar için de, Latin alfabesi bir mana ifade etmekten uzaktı. Batıda gerçekleşen uygarlığın ve çağdaşlığın takibinde de, alfabenin önemi büyüktü.

Bu değer ölçüsünün önemini kavrayan Büyük Atatürk, ülkemizde 9 Ağustos 1928’de eski yazı diye tabir ettiğimiz Arap alfabesine son verdi. Aradan 73 yıl geçtikten sonra, 2001 yılının bir başka 9 Ağustos günü, Haydar Aliyev ülkesini Latin alfabesine geçirdi. Haydar Aliyev’in önderliğinde Latin alfabesine geçiş; Azerbaycan’ı yalnız Batıya yaklaştırmakla kalmamış, aynı zamanda Bakü ile Ankara ve Bakü’yle Türk dünyası arasında yepyeni bir ilişkiler yumağının oluşmasını da sağlamıştı.

Aliyev’in alfabe tercihini gündeme getirdikten sonra hemen eklemek isterim ki, özellikle Avrasya ve Kafkasya coğrafyasında O, istikrarın ve bölge için planlanan senaryoların barış içinde noktalanmasını temin eden önderdi.

Üç Deniz

Haydar Aliyev göreve geldiğinde Azerbaycan sınırlarında Rus askerleri vardı. Petrol kuyularının başlarında İngiliz ve Amerikan şirketleri söz sahibiydi. Dine yönelik İran propagandasının sesleri her yerde duyuluyordu. Ülkenin toprakları Ermeniler tarafından işgal edilmekteydi. Bağımsızlık adeta tehlike altındaydı.

Haydar Aliyev, kararlı ve isabetli değer ölçüleriyle önce sınırları güven altına aldı. Daha sonra ülkesini istikrara kavuşturdu.

Ayrıca Ermenistan’ın oluşturduğu hıyanet çemberinin istilacı mantığına barışla cevap veren Haydar Aliyev’in, yaklaşık yirmi beş yıl önce Lizbon’da ortaya koyduğu olağanüstü görüşme tarz ve yöntemi ile Ermenistan’ın işgal ettiği Karabağ topraklarının, Azerbaycan’a ait olduğunu bütün dünya ülkelerine oybirliğiyle kabul ettirmesi de, O’nun uluslararası alanda sahip olduğu yüksek müzakere başarısının örneğinden başka bir şey değildi. Yıllar sonra bu başarı Karabağ savaşında hukuki kaynak olacak, Azerbaycan ordusunun kazandığı topraklar dolayısıyla gecikmiş bir hakkın iadesini sağlayacaktı. Bu Lizbon’da Haydar Aliyev’in kalemle elde ettiği başarıyı yıllar sonra İlham Aliyev ve Azerbaycan ordusunun tüfekle tesciline hukuki dayanak oluşturacaktı.

Bu büyük dava adamı, Türkiye - Azerbaycan ilişkilerinde insanlığın, kardeşliğin ve her şeyin üzerinde bölüşmenin istikrarlı ufuklarını Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’yla hayata yansıtmış bir kişiliğin de sahibiydi.

Türkiye ile Azerbaycan arasında var olan sosyal ve kültürel dayanışmanın ekonomiyle pekişen gücü olarak gösterebileceğimiz Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Projesi, Haydar Aliyev, Süleyman Demirel ve Eduvard Şavardnadze arasında şekillenen bir güç birliğidir. Bu güç birliği, Aliyev’in büyük rüyasıydı. 2005 yılında Ceyhan’da vananın açılacağını 1998 yılında Haydar Aliyev telaffuz ettiğinde, kimse pek inanmamıştı. Asrın mukavelesi diye adlandırılan bu büyük projeye baş koyan Haydar Aliyev’in ısrarcı tavrı ve inançlı eylemciliği, bizlere bu eseri kazandırmıştır. Hayal bile edilmeyen bu büyük proje, yarınlarda Haydar Aliyev’den kalan en büyük eser olarak anılacaktır.

Bu, Haydar Aliyev’in kendisini yarınlara intikal ettirecek belki de en büyük eseridir.

Daha geniş bir değerlendirmeyle Haydar Aliyev’in bu eseri günümüzde TANAP projesinin rehberi olmuştur.

Haydar Aliyev ekolünden gelen İlham Aliyev’in elinde şekillenen bugünkü Azerbaycan ise batılı normlarda bir demokrasi içinde her geçen gün daha çok kalkınan, daha çok büyüyen, daha çok zenginleşen bir ülkedir.

Kara altını, insan altınına dönüştüren enerji diplomasisinin mimarı Haydar Aliyev, yaşasaydı bugün 100 yaşında olacaktı.

1993 yılının ekim ayında üstlendiği Cumhurbaşkanlığı görevini 31 Ekim 2003 tarihine kadar sürdüren Haydar Aliyev; ülkesinin bağımsızlığında, istikrarında, dünyada kabul görürlülüğünde pay sahibidir. Bir başka deyişle modern Azerbaycan O’nun eseridir.

Haydar Aliyev’in en büyük vasfı, ortaya koyduğu enerji diplomasisidir. Azerbaycan’ın bugünkü hızlı büyümesi, gelişmesi ve zenginleşmesinin başlangıç noktası 1995 yılında gerçekleştirdiği Azeri-Çırak- Güneş Yatakları anlaşmasıdır. Bu anlaşmayı takip eden ikinci büyük eseri Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı projesidir. Gene Azeri-Çırak-Güneşli sahalarıyla daha sonra bunlara eklenen Şah Deniz projesiyle elde edilen petrol ve doğalgaz sayesinde, bugün Türkiye ve Avrupa için Rus gaz ve petrolüne alternatif bir yol oluşması da Haydar Aliyev’in ileri görüşlülüğünün ayrı bir örneğidir.

Oysa Haydar Aliyev, göreve geldiğinde ülkede elektrik de yol da yoktu. Yoksulluk %45 civarındaydı.

O, kara altını insan altınına dönüştürmek yolunu seçti. Ve petrol gelirleriyle ülkenin yeniden yaratılmasının yol haritasını çizerek Azerbaycan’ın batı standartlarına ulaşması için toplumsal alanda büyük değişimlere girişti. O’ndan görevi devralanlar da O’nun yolunda çalışmalarını sürdürdüler. Ve bugünün Azerbaycan’ına ulaştılar.

Ondan emaneti alan İlham Aliyev ise geride bıraktığımız yıllar içinde Azerbaycan’ı büyük devlet kılmanın bütün vecibelerini hayata geçirdi. Bunlar Haydar Aliyev’den devir alınan mirasın kat ettiği olumlu grafiğin işaretleridir.

Gene bu olumlu grafiğin devamıdır ki, İlham Aliyev işgal altındaki Karabağ topraklarını geri almış ve O’nun Anıt Mezarı’nda rahat uyumasını sağlamıştır.

Dolayısıyla Haydar Aliyev’in medeniyet, barış ve insanlık yolunda başlattığı büyük yürüyüşü bugün İlham Aliyev sürdürmektedir."

Dr. Akkan Suver, toplantı sonrası Yeni Azerbaycan Gazetesi'nin sorularını da cevapladı.