Dr. Akkan Suver ‘’Avrupa Birliği’nin Orta Asya’ya Enerji-dışı Bakışı’’ başlıklı bir konuşma yaptı
Marmara Grubu Vakfı Başkanı Dr. Akkan Suver, Avrupa Ekonomik Ticaret ve Sanayi Odası tarafından Polat Hotel İstanbul’da düzenlenen Avrasya Ekonomik İş Forum’una katılımları sırasında ‘’Avrupa Birliği’nin Orta Asya’ya Enerji-dışı Bakışı’’ başlıklı bir konuşma yaptı.
Dr. Akkan Suver konuşmasında şunları söyledi:
"Onbeş yıldır başarıyla sürdürdüğümüz ve geride bıraktığımız onbeşinci Zirve’de 4’ü aktüel 9’u eski onüç Cumhurbaşkanı, 1 Başbakan, 1 Meclis Başkanı, 27 Bakan ve 650 yüksek misafirden oluşan elli ülkeyi misafir etmiş ve Avrasya felsefesi’ne inanmış biri olarak tertiplediğiniz bu toplantıya büyük önem verdiğimi belirtiyor ve yüksek heyetinize tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.
AB’nin yirmi yıllık süreçte Orta Asya konusunda en kapsamlı çalışması, 2007’de yapılan AB ve Orta Asya: Yeni Ortaklık Stratejisi olmuştur. AB’nin Orta Asya politikası, başından beri hem bölge, hem de bölge üyesi ülke ile doğrudan çalışmalar yapmak şeklinde iki farklı düzeyde gerçekleşmiştir. Ancak AB’nin bir yumuşak güç refleksi ile politika üretmeye çalıştığı Orta Asya’da, diğer küresel ve bölgesel güçlere göre oldukça etkisiz kaldığı da bir gerçektir. AB’nin Orta Asya politikalarında asıl büyük “sorunu” ise, kurum olarak benimsediği ilke ve değerleri politikasının hem hedefi, hem de koşulları olarak tanımlamasıdır.
AB’nin, 2007 Yeni Orta Asya Stratejisi’nin (CARSP) başından beri var olan üç önemli alanı olduğu ve bunun aşağıdaki ayrıntıları ile düzenlendiği görülmektedir:
· Orta Asya’nın istikrar, güvenlik, demokrasi ve refah alanına dönüştürülmesi;
· Geliştirilmiş ekonomik ilişkilerin bölgesel ve ikili düzeyde sürdürülmesi,
· Enerji arzı güvenliğinin geliştirilmesi.
AB’nin Orta Asya politikasında bu güne kadar ön planda tuttuğu ve genelde “etkin” olmayı “ilkeli” olmaya tercih ettiği (ya da etmek zorunda kaldığı) Orta Asya politikasının dengeli ve özellikle de bölgenin içindeki farklılıkları da gözeterek yeniden yapılandırılması beklenmektedir. Yani “yeteneksizlik” ya da “kapasitesizlikten” değil, “sadık kalınan değerler” üzerinde kararlı bir politik tercih son derece önemlidir ve ancak gerekli donanımla mümkün olacaktır"